• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
TIKLAYINIZ
Eğitim Eviniz


Okul Başarısından Hayat Başarısına

OKUL BAŞARISI ’ndan HAYAT BAŞARISI’na
Yazar: Doç. Dr. İlhan KASATURA
Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi
1-Giriş
Yazar kitabına yapmış olduğu bir otobüs yolculuğunda yanındaki ve otobüsteki bazı
ailelerle olan konuşmaları ile başlıyor. Bu konuşmalar okul ve hayat başarısı üzerine.
Devamında yazar 1970 yılında yapmış olduğu bir anketi ve 20 yıl sonrasını anlatıyor.
1970 yılında 15-18 yaşlarında 258 lise öğrencisini içeren bir anket yapılmış. 20 yıl sonra
bu öğrencileri yazar araştırmış ve 32 kişiyle okulun geleneksel çay gününde tekrar bir
araya gelip görüşmüş. Olaylar 20 kişilik bir grup arasında geçiyor. Anket sonuçları 1970
yılında 144 ve 1990 yılında ise 32 kişi üzerinden değerlendirilmeye alınmış. Sonuçlar
rakam olarak ifade edilmiş. % olarak ifadesini kendim yaptım. Seçilen adaylar belirli bir
sosyal yaşam düzeyinde.
Elde edilen sonuçlar gerçekleri yansıtma yönünden isabetli. Sonuçlara ilişkin yazarın
önerileri ve çözümleri gerçekçi görünüyor. Uygulanabilir bir his uyandırıyor. Anket
sonuçlarında genel olarak iki konu ele alınmış. Öğrencinin okul başarısı ve okul
sonrasındaki hayat başarısı. Okul hayatında başarılı öğrenciler ve başarısız öğrencilerin
bu durumlarını sağlayan sonuçlar anketlerde ele alınarak araştırılmış. Başarı ve
başarısızlık üzerine öğretmen görüşleri alınmış. Başarı -başarısızlık üzerinde
öğretmenin rolü anlatılmış. Öğretmenlerin sorunları dile getirilmiş. Zeka durumu, aile
ilişkileri, arkadaş ilişkileri ve çevrenin başarı ve başarısızlıktaki rolü araştırılmış.
20 yıl sonra bazı adayların bazı görüşleri:
“Çağdaş yönetici bir ekip çalışmasını gerçekleştirebilen, varılmak istenilen hedefler
doğrultusunda işleri organize ederek, en verimli sonuçların alınmasını sağlayan kişidir.
Ancak tümüyle kendi görüşlerini uygulamaya koyması, yatay ve dikey etkileşim ile bilgi
alışverişini önler. Bu nedenle iyi performans ve yaratıcılık gösteren kişilerin
ödüllendirilmesi ve görüşlerine yer verilmesinden yanayım. Bazı şirketlerde
toplantılarda gözlediğim şey, üst düzey yöneticilerin astlarına hiçbir yaratıcılık şansı
tanımadıklarıdır.”
“İnsanın başkaları üzerinde bıraktığı etkileri bilmesi bence başarılı olabilmek için
atılacak en önemli adımlardan biri.”
2- Yirmi Yıl Sonra Yapılan Anket Sonuçları Ve İçeriği:
AİLE HAYATI BAŞARISI:
 Aile içi ilişkilerin iyi olması; rahat iletişim kurabilme
 Sevgi ve saygı ortamı
 Paylaşabilme özellikleri
 Birbirlerine destek olabilme, dayanışma
 Güven duymak
 Birlikte olmaktan mutluluk duymak
SOSYAL HAYAT BAŞARISI:
 Toplum içinde geçerli bir mesleği ve yeri olmak
 Arkadaş ilişkilerinde aranılan bir kişi olmak.
 En az iki kuruluş veya grubun üyesi olmak.
 Ekonomik olarak rahat geçinme standartlarına sahip olmak.
 Kültürel etkinliklere katılmaktan zevk duymak ve aktif olarak yaşamak.
İŞ HAYATI BAŞARISI:
 İşinde yerini bulmuş olduğuna inanmak
 Kendisine ihtiyaç duyulan bir kişi olduğunu kabul etmek.
 İşyerinde astları ve üstleriyle iyi geçinmek.
 İşinde kendi bireysel yaratıcılıklarını da gösterebilme şansını bulmak.
Başkalarına ters düştüğü durumlarda bile kendisini ifade edebilecek cesarette olmak.
1970 Yılında Okulda Başarılı Ve Başarısız Öğrencilerin 1990 Yılındaki Hayat
Başarılarının Görünümleri
Toplam 32 Kişi
Okulda Başarılı Öğrenciler Okulda Başarısız Öğrenciler
Ba?ary
Durumu
Değerlendirme
Aile
hayatında
Sosyal
hayatında
İş
hayatında
Aile
hayatında
Sosyal
hayatında
İş
hayatında
Kendisi % 62,5 % 78 % 65,5 % 56 % 53 % 53
Ailesi % 53 % 59 % 78 % 69 % 63,5 % 56
Arkada?lary % 81 % 87,5 % 84 % 62,5 % 69 % 40,5
Tablo - 1
Hayat başarısı gösteremeyen kişiler 1990 yılından geriye dönük olarak yaptıkları
değerlendirmede kendilerini başarılı olmaktan alıkoyan nedenleri şöyle göstermişlerdir.
 Başarılı olmak için hırslarının bulunmaması. Kendilerine ortalama bir hayatın
yetmesi
 Kendilerine destek olabilecek kişilerin bulunmaması, gidebilecekleri yönü kendi
kendilerine çizememek.
 Kendilerine yeteri derecede güvenmedikleri için görüş ve düşüncelerini ortaya
koyamamak.
 Günlük streslere tahammül edememek.
 Kendileri için önemli kayıpları yaşamak.
 Zamanın farkında olmadan akıp gitmesi
 Olaylar ve kişiler hakkında hep olumsuz düşünmeye koşullandırılmış olmak.
 Zekasına işlerlik kazandırmayı öğrenmemiş olmak.
 İnsan ilişkilerinde başarısızlığa uğradıkları için gereken atılımları yapamamak.
 Kendilerini mutlu hissetmemek.
 Mutlu olmadıkları halde etrafa mutluluk oyunu oynamaktan yorgunluk duymak.
 Kendilerini sevmemek.
 Psikolojik olarak kendilerini güçlü görmemek.
3- Başarının Hammaddeleri: Zeka Ve Kişilik Özellikleri
Okulda başarısız öğrenciler için ilk akla gelen neden, başarılı olmak için zekalarının
yeterli olup olmadığıdır. Oysa ilkokulu normal koşullarda başarılı bir şekilde bitirmeye
yeten zeka, orta öğrenim, hatta yüksek öğrenim için bile yeterlidir. Okulda başarısızlık,
zeka faktöründen çok, zekaya işlerlik kazandıramayan etkisiz bir eğitimden
kaynaklanmaktadır.
Bir başka deyişle, zekanın hammaddesine işlerlik kazandıracak olan, çevredeki
etkileşimlerdir. Öğrenilen yeni kavramları yeni durumlara uygulayabilmek, yani zekaya
kıvraklık kazandırabilmek sürekli işleme ve eğitimle gelişir. İleri derecede eğitim
eksikliği, ekonomik ve coğrafi nedenler, zeka potansiyelinin gelişmesini engelleyerek,
zekaya yeterli düzeyin altında bir görünüm verebilir.
4-Duygusal Sorunlar Zekice Davranışları Engelleyebiliyor
Ailelerin çocuklarıyla yeterince ilgilenememeleri, aile içinde yaşanan huzursuzluklar
öğrencinin zekasını olumsuz yönde etkileyerek, geçici bir süre için de olsa zekaya
işlerliğini kaybettirebilir. Çevreyle iyi bir uyum içersinde olmak ise zekayı daha verimli
hale getirebilir. Bireyin heyecansal olarak dengeli ve uyumlu bir kişiliğe sahip olması,
zeka özelliklerini olumlu bir şekilde yönlendirir. Bu nedenle daha önce çok iyi uyum ve
belirli bir potansiyel gösteren öğrencilerin birden bire başarısız, dikkatsiz hale
gelmelerinde bazı duygusal nedenler araştırılmalıdır.
Ergenlik çağında zekalarına duygularıyla yön vermeye alışmış olan bireyler, bu konuda
eğitilmezlerse, daha sonraki yaşamlarında zekalarından istenildiği ölçüde
yararlanamazlar. Bireyin duygusal sorunların yüklülüğüne rağmen, zekasıyla yönünü
bulabilmesi zeka düzeyinin ortalamanın üzerinde olması gerekmektedir. Ortalama zeka
özelliklerine sahip olan bireyler, duygusal sorunlarla karşılaştıklarında
gerilemektedirler.
5- Başarı İçin Zeka Kişilikle Bağdaşmalıdır
Başarılı ve başarısız öğrencileri seçerken, zeka belirleyen ölçütleri göz önüne alarak,
onların hepsinin liseyi, hatta üniversiteyi bitirmeye yeten bir zeka düzeyine sahip
oldukları varsayımıyla hareket ettik. Bunun için de araştırmaya aldığımız öğrencilerin
tümüne WAIS ZEKA TESTİ SÖZEL BÖLÜMÜ nü uyguladık.(el maharetlerini içermeyen
bölüm)
 Genel bilgi
 Muhakeme
 Aritmetik yetenekleri
 Dikkati odaklaştırabilme yeteneği
 Kavramlar arasındaki ilişkiyi araştırarak, soyut düşüncenin ne kadar gelişmiş
olduğunu gösteren bölüm.
 Bellek işlevleri
Tablo - 1 incelendiğinde başarılı ve başarısız olmak üzere iki ana gruba ayırdığımız
öğrencilerin zeka bölümleri bakımından anlamlı faklılıkları bulunmadı. Başarılı öğrenciler
sadece başarısız öğrencilere göre daha yüksek puan aldılar. Zeka yönünden 20 yıl sonra
yapılan araştırma, ortaya anlamlı bir farklılık koymamıştır.
6 -Önemli Olan, Kişinin Zeka Özelliklerini Bilmesidir
Kuşkusuz, zeka bölümünden söz ederken, zeka bölümünü oluşturan faktörlerin hangisinin
başarıda daha fazla etken olduğunu söyleyebilmek pratik hayatta pek kolay olmaz.
Günlük yaşamda biliriz ki, uzun zaman gitmediğimiz bir çevrede, adımızla hitap edilmesi,
unutulmadığımızı göstermesi bakımından bizi memnun eder, hatırlayanlara da olumlu
puan kazandırır.
Birey başarı kazanabilmek için kendi zekasının özelliklerini bilmek zorundadır. Örneğin
bir politikacı, bir avukat el maharetlerini geliştirmese de olabilir. Ama konuşma
yeteneklerini ve topluluklara ulaşabilme yetilerini geliştirmek zorundadır.. ... gibi.
Gençlik dönemindeki yetenekler daha sonraki yıllarda anlamlı bazı değişikliğe
uğramamaktadır. Yani kişi zeka yetenekleri bakımından gençliğinde neyse, orta
yaşlılığında da odur. Ancak kendilerini geliştirmek için sürekli çaba harcayan bireyler
düşünce ve davranış esnekliği kazandığından, varolan zeka potansiyeli daha verimli hale
gelmektedir.
7. Ailelerle, Başarılı Ve Başarısız Öğrencilerin Mizaç Özellikleri
Aileye göre başarılı
öğrenci
Aileye göre başarısız
öğrenci
Başarılı öğrenciye
göre aile
Başarısız
öğrenciye göre
aile
Neşeli
Kolay uyar
Hırçın
Sosyal, girişken
Durgun
Uysal
Öfkeli
Uyumsuz, çekingen
Neşeli
Sosyal
Koruyucu
Arkadaşça
Huysuz
Sosyal olmayan
Koruyucu
Arkadaşça
olmayan
Mantıklı
İyimser
Duygusal
Kötümser
İyimser
İşbirlikçi
Kötümser
Anlayışsız
Tablo - 2
8 - Benzerliğin Nedeni: Özdeşleşme
Çocuk geliştikçe anne baba davranışlarına benzeyen birçok özellik kazanmaya başlar.
Bazen genç bir çocukla anne babanın yürüyüşleri, jestleri ve konuşma tarzlarındaki
benzerlik o kadar çarpıcıdır ki, çocuğun anne babayla tam özdeşleştiği düşünülür.
Örneğin, çocuklar anne babalarını her konuda taklit etmezler. Bir genç, annesinin sosyal
davranışlarını, mizah anlayışını taklit edebilir; ahlak değerlerini benimseyebilir. Anne
baba çocuğun ilk ve en sık olarak ilişki kurduğu kişiler olduğu için özdeşleşme kaynağı
onlardır. “ Bu sebeple ailenin eğitimi ve geleneklerine, kendi örf -adetlerine bağlı
olması çocuğunda bu doğrultuda yetişmesini sağlayacaktır.”
9- Başarılı Öğrenciler Daha Çok Anneye Benziyor
Anne babalarıyla davranış benzerlikleri araştırılan üniversite öğrencileri mizaç ve
eğlenme ilgilerinde karşı cinsle olan ebeveynle daha çok benzerlik göstermişlerdir. %40
dan fazla erkek çocuk anneleriyle, aynı oranda kız çocuk da babalarıyla benzerlik
göstermişlerdir.
Başarılı Öğrencilerde Başarısız Öğrencilerde
Benzeyen Özellikler Mizaç Eğlenme ilgileri Mizaç Eğlenme
ilgileri
Sadece babaya % 25 % 27 % 29 % 31
Her iki ebeveyne % 19 % 31 % 33 % 25
Sadece anneye % 52 % 32 % 35 % 33
Hiçbir ebeveyne % 3 % 8 % 3 % 10
Doğrusu bilinmeyen % 1 % 2 % - % 1
TOPLAM % 100 % 100 % 100 % 100
Tablo - 3
10- Değer Ölçüleri Ve Tutumlarda Da Tutarlılık Var
Danimarka ve Amerika’da yapılan bir araştırmada, anne ve ergen tutumları arasında
büyük bir benzerlik olduğu göze çarpmıştır. Her iki ülkede de ergenlerle annelere
yöneltilen, “Başarılı olmak ve hayatta ilerleyebilmek için ne gerekir?” sorusuna aşağıdaki
cevaplar alınmıştır.
İki ülke arasındaki farklılıklar anne - çocuk farklılığından daha önemlidir. Amerikalılar
çok çalışmayı, Danimarkalılar ise hoş bir kişilik ve başkalarıyla beraber olma yeteneğini
başarı için birinci planda görmüşlerdir.
Cevaplar Birleşik Devletlerde Danimarka’da
Ergenler Anneler Ergenler Anneler
Çok çalışmak % 52 % 56 % 13 % 9
Hoş bir kişiliği olmak % 22 % 17 % 43 % 50
Gerekli kişiyi tanımak % 4 % 2 %12 % 10
Para biriktirmek % 1 % 2 % 5 % 3
Yüksek öğrenim %18 % 22 %23 % 27
Özel yetenek % 3 % 1 % 4 % 1
TOPLAM % 100 % 100 % 100 % 100
Tablo - 4
11- Yaşıt Grupların Etkisi Ne Zaman Güçlü Olur
Yaşıt gruplarının en etkili olduğu durumlar, aile ile eksikliği ve doyurucu olmayan bir
ilişki söz konusu olduğu hallerdir. Özdeşleşme sorunları ergenlik dönemiyle bitmez.
Otuz yaşına gelip nasıl olmak istediğine, hayattan neler beklediğine karar vermemiş kişi
pek çoktur.
12- Liderlik Başarılı Öğrencilerin Kişilik Özelliği
Kişiliğin liderlik özellikleri de başarıyla yakından ilgisi görülen bir olgudur.
 Öğrencinin arkadaşlarını etkileme gücü var mıdır?
 Yoksa sınıfta çok sessiz olarak bir yer işgal eden biri midir?
 Arkadaşlarının onu lider seçme fikrini ve onayını alma dereceleri nedir?
 Okuldaki çeşitli organizasyon ve grup faaliyetlerine katılma oranları nedir*
Liderlik özelliklerinin ortaya koyan bu sorulara göre başarısız öğrenciler klikler ve
mahalle arkadaşlarını, başarılı öğrenciler ise okuldaki kulüpler ve organizasyonları
tercih etmekte, okul faaliyetlerindeki liderlik görevlerini de çoğunlukla başarılı
öğrencilerin üstlendiği görülür. Liderlik için çoğunlukla başarılı öğrenciler grubunda yer
alan öğrenciler seçilmektedir. Lider olmak, kişileri yönetmek, fazla şeyler ummak gibi
özelliklerde başarısız öğrencilerin değil, başarılı öğrencilerin beklentileri arasındadır.
13. Kişilik Ve Davranışlar Temelde Aile
Tutumlarına Göre Biçimleniyor
Kişilik özelliklerinin başarı ve başarısızlıkla ilgisi araştırılırken ilk akla gelen, bu
niteliklerin oluşup biçimlenmesinde ana babanın ne ölçüde rolü olduğudur.
Kendilerine uygulanan disiplin çeşidinin otoriter, demokratik ve gevşek türden hangisine
uyduğunu ve disiplin türü için düşüncelerini sorduğumuz öğrencilerin büyük çoğunluğu,
kendilerine uygulanan disiplinin otoriter olduğunu, ancak demokratik şekli tercih
ettiklerini söylemişlerdir.
Uygulanan disiplin türü Başarılı öğrenciler Başarısız öğrenciler TOPLAM
Otoriter % 40 % 51 % 91
Demokratik % 47 % 18 % 65
Gevşek % 13 % 31 % 44
TOPLAM %100 % 100
Tablo - 5
14- Başarılı Ve Başarısız Öğrencilerin Zeka Faktörü Bakımından
20 Yıl Sonraki Görünümleri
Wais Başarılı Öğrenciler Başarısız Öğrenciler
Zeka Testi 1970 (144 kişi) 1990 ( 32 kişi) 1970 (144
kişi)
1990 (32
kişi)
Genel Bilgi
Yüksek % 31 % 44 % 14 % 25
Orta % 52 % 31 % 67 % 44
Düşük % 17 % 25 % 26 % 31
Muhakeme
Yüksek %28 % 47 % 12,5 % 25
Orta % 55,5 % 28 % 65 % 47
Düşük % 17 % 22 % 29 % 28
Aritmetik Yetenek
Yüksek % 29 % 50 % 13 % 31
Orta % 53,5 % 25 % 62,5 % 37,5
Düşük % 17 % 25 % 24 % 25
Soyut Düşünce
Yüksek % 28,5 % 56 % 13 % 50
Orta % 54 % 25 % 62,5 % 31
Düşük % 17 % 19 % 24 % 12,5
Bellek
Yüksek % 29 % 53 % 12,5 % 37,5
Orta % 55 % 28 % 67 % 25
Düşük % 17 % 19 % 24 % 37,5
Tablo - 7
15. Zeka Faktörü Hayat Başarısı İlişkisi
Hayat Başarısı Zeka Bölümleri (32 kişi)
Yüksek Orta Düşük
Aile Başarısı % 56 % 12,5 % 31
İş Başarısı % 59 % 31 % 9
Sosyal Başarı % 69 % 6 % 6
Tablo - 6
16 - Ne Kadar Ve Nasıl “Sorumluluk” Verelim?
Orta öğretim dönemi ergen için kişiliğinin biçimlendiği bir evredir. Kişilik gelişimi için
çok gerekli olan sorumluluk duygusunun gelişmesi de bu dönemde son şeklini alır.
Sorumluluk duygusuyla başarı arasında olumlu bir ilişki olduğu gerçektir. Sorumluluğun
çeşitli konularda çok iyi gelişmemiş olması, hayata hazır olmayış, gencin kendini bir
boşluk içinde hissetmesi gibi duyguları da beraberinde getirmektedir.
Anne babanın bu konuda bilinçli davranması yada önemsememesi, ilgisiz kalması, çocuğun
bu duygusunu geliştirebilir veya körletebilir. Örneğin, çocuğun yaşı için ağır gelebilecek
bir sorumluluğun verilmemesi ve zamanından önce sorumluluktan yıldırılmaması gerekir.
17 - “Değersizlik” İnancı Güvensizlik Doğurur
Araştırmamızda başarılı öğrenciler grubunda oldukları halde, değersizlik inancı ve
güvensizliği bir kişilik özelliği olarak taşıyan öğrencilere de rastlanmıştır. Bütün
öğrencilerin birbirini tanıdığı bir sınıfta “Eğer lider seçmeniz isteseydi kimi seçerdiniz”
sorusuna cevap olarak; kendini değerlendirme puanı yüksek olanların %47 si 1.derecede
lider, kendini değerlendirme puanı orta olanların % 32 si 2.derecede lider, kendini
değerlendirme puanı zayıf olanların % 15 i lider olarak seçilmiştir.
Kişinin kendini değerlendirme ölçüsünün temeli büyük çapta ailesinin yetiştirme tarzında
yatar. Bu konunun devamında şu başlıklar yer alıyor.
 Çocuğunuzun arkadaşlarına göstereceğiniz ilgi, ona değer verdiğinizi gösterir.
 Cezalandırma bile bir ilgidir.
 Kişiliğin değişimine yol açan koşullar.
 Ana baba beklentileri: Ölçüsüz verme isteğinin faturası
18 - Başarı Güdüsünü Yaratan Ya Da Engelleyen Etkenler
Bir ZEN ustası yanında öğrencileriyle birlikte gezinirken, tilkiden kaçan bir tavşanı
gösterir ve şöyle der: “Eski bir hikayeye göre, tavşanlar tilkilerden daha hızlı koşarlar”
“Hayır” diye itiraz eder bir öğrenci.”Tilkiler daha hızlı koşarlar”
“Ama tavşan tilkiden kurtulacak “ der bu kez usta.
“Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?” diye sorar öğrenci.
“Çünkü tilki sabah kahvaltısı için, tavşan ise canı için koşuyor “ diye cevap verir ustası.
Birçok psikolog, güdülenmeyi(motivasyonu) davranışı harekete geçiren ve ona yön veren
olgu olarak niteler. Başarı güdüsünün gelişmesinde, toplumsal çevrenin rolü birçok
yazarca anlatılmıştır. Başarı güdüsünün gücü önce kişinin genel enerji düzeyine bağlıdır.
İkincisi, kültürel etkiler, okul eğitimi ve başarı konusundaki aile değerleriyle ilgidir.
Üçüncüsü, bireyde bağımsızlığı, kendine güveni, kusursuz olma isteğini geliştirecek
çocuk eğitimidir.
Bu konunun devamında şu başlıklar işlenmektedir.
 Ailenin ilgi yada ilgisizliği, ödüllendirme - cezalandırma
 İhmal edilen çocuğun savunma silahı yoktur.
 Anne babanın davranışlarında tutarlı olmaları
 Anlaşan eşler çocuk eğitimi konusunda da uzlaşıyor ama...
 Çocuğunuzdan olabileceğinden daha fazlasını istemeyin
19 - Olumsuz Güdülenme İnadına Başararak Kendini Kanıtlama
Övgü ve yapıcı eleştiriler çocuğun başarı güdüsünü harekete geçirmekte olumlu rol
oynarken, kişiliğe yönelen olumsuz eleştiriler, küçümsemeye yatkın olan ifadeler
çocukta bunlara karşı tepki oluşturur. Kişiliğine yönelmiş olumsuz eleştirilerden
rahatsız olan, kendini aptal ve beceriksiz hissetmeye itilen genç, bu değerlendirmeyi
gerçek olarak kabul ederse, kendine güvenini, dolayısıyla da girişimde bulunma, deneme
cesaretini yitirir. Sonuçta olaylardan kaçmak için “eğer denemezsem başarısızlığa
uğramam” gibi yanlış bir düşünceye kapılabilir. Örneğin, şişman görünüşünden dolayı
çeviklik gerektiren bir uğraşta, “ Sen mi yapacaksın?” diye küçümsenen genç, kırgınlık
ve öfke duygularını biriktirerek hiçbir sosyal etkinliğe katılma cesaretini
gösteremeyebilir.
Çocuğunuzu yola getirmek için kullandığınız kırıcı ve olumsuz ifadeler o anda kırgınlık ve
öfke yaratırken, ileriye yönelik olarak da öç alma ve kendini kanıtlama şeklinde bir tepki
oluşturabilir. Böyle bir küçümsemeye karşı bu tür bir meydan okumayla tepki vermek,
özsaygıyı koruma çabasından başka bir şey değildir.
20- Ana Babaların Ve Diğer Önemli Kişilerin Umut Ve Beklentileri
Araştırmamızda liseli öğrenciler ana babalarının gençliklerinde sahip olamadıkları araba,
arkadaşlar, para ve iyi bir eğitim gibi olanaklara çocuklarının sahip olmasını istediklerini
belirtmişlerdir. Öğrenciler bunların bir kısmını yaparken hoşnutluk duydukları gibi bir
kısmının da altında ezilip kalınca aşağılık duygusuna kapılarak varolma yeteneklerini de
kullanılamaz hale geldiklerini belirtmişlerdir.
Ergenin ilgileri, başarı umma düzeyini iki yönden etkiler: Birincisi, aspirasyonların hangi
alanda gelişeceğini belli eder, ikincisi başarı umma düzeyini sınırlar.
21- “Amaç Edinme” yi Neler Etkiler
Amaç edinme davranışını etkileyen faktörler şunlardır. Kültürel idealler, Aile çeşidi ve
zeka faktörü.
22- Kendini Gerçekleştirmeye Götüren Davranış Ve Kişilik Özellikleri
 Hayatı yoğun bir şekilde ve özümleyerek yaşamak
 Güvenilir yollardan çok yeni bazı şeyleri denemek
 Çoğunluğun, otoritenin ve geleneğin sesinden çok, deneyimlerini geliştirmek için
kendi duygularını dinlemek
 Dürüst olmak, oyun oynamaktan ve yapmacıktan kaçınmak
 Düşünceleri çoğunluğa uymadığı zaman sevilmemeye hazır olmak
 Sorumluluk alabilmek; ne yapmaya karar verirse üzerinde fazla çalışmak
 Savunma silahlarını tanımaya çalışmak ve onları bırakabilecek güçte olmak
 Gerçeği olduğu gibi algılamak
 Kendilerini ve başkalarını oldukları gibi kabul etmek
 Düşünce ve davranışlarında içten olmak
 Kendine yönelik olmaktan çok, soruna yönelik olmak
 İyi bir mizah anlayışı olmak
 İleri derecede yaratıcılığı olmak
 İnsanlığın yararıyla ilgili olmak
 Temel yaşam deneyimlerini değerlendirebilecek güçte olmak
 Birçok kişi yerine birkaç kişiyle doyurucu ilişkiler kurmak
 Hayata tarafsız açıdan bakmak
23- Ailenin Sosyo - Ekonomik Durumu Öğrencinin Başarısını Nasıl Etkiliyor?
Öğrencinin sosyo - ekonomik durumu incelenirken, ailenin gelir düzeyi, anne babanın
öğrenim ve meslek durumları, oturdukları evin bulunduğu yer, içinde kaç kişi yaşadığı
gibi değişkenler, geniş anlamıyla “sosyal sınıf” ı belirlemektedirler. Toplum içinde sosyal
sınıf farkları olmadığı kuramsal olarak ifade ediliyorsa da, kişinin ait olduğu sosyal sınıf,
kişiye sağladığı kolaylıklar ya da engellemelerle çok çeşitli biçimlerde varlığını
göstermektedir.
Bu bölünde yazar konuyu anket sonuçlarıyla da ele alarak yorumluyor. Devamında şu
başlıklar bulunuyor.
 Sosyal sınıfları yaratan, çocukların öğrenme ortamlarının farklılığıdır.
 Kültürel yoksulluk zeka yetersizliğini andırıyor.
 Sosyal durumu neler belirliyor: a-Oturulan evin yerleştiği bölge b- Aile reisinin
iş konumu c- Aile reisinin okulda tamamladığı yılların sayısı
 Çalışan anneler iyi örnek oluyor.
Annenin sabahtan akşama kadar çocuğun yanında olması değil, verilen eğitimin kalitesi
önemlidir. Yalnızca ev kadınlığı ve anne rolüyle yetinmek durumunda olan, hayattan
bezmiş kadınlar, çocuklarına düşüncesiz ve ilgisiz davranmaya daha yatkındırlar.
 Babanızın işini kaybetmesi yada sınıfta kalmanız sizi nasıl etkiler?
 Aileler gelir düzeylerini nasıl değerlendiriyorlar.
Başarılı Ve Başarısız Öğrencilerin Ailelerinin Öğrenim Düzeyleri 144 Kişi
Başarılı Öğrencilerin Başarısız Öğrencilerin
Öğrenim Düzeyi Anneleri Babaları Anneleri Babaları
1- Hiç okula gitmemiş % 4 % 1,5 % 2 % 2
2- İlkokula gitmiş % 10,5 % 4 % 14 % 7
3- İlkokulu bitirmiş % 14 % 14,5 % 26 % 28
4- Ortaokul, enstitü ve ya
sanat okuluna gitmiş
% 17 % 7 % 14,5 % 9
5- Ortaokul veya dengini
bitirmiş
% 13 % 10,5 % 16 % 14
6- Lise veya dengine devam
etmiş
% 12 % 8 % 16 % 14
7- Lise veya dengini bitirmiş % 13 % 17 % 3,5 % 13
8- Üniversite veya yüksek
okula devam etmiş
% 3,5 % 8 % 5 % 1,5
9- Üniversite veya yüksek
okul bitirmiş
% 12,5 % 26 % 3 % 12
10-Üniversite sonrası eğitim
görmüş
% -- % 3 % -- % --
Tablo - 8
24- Okul Ve Öğretmen Başarısı Da Başarılı Öğrencilerinin Sayısıyla Ölçülür
Okul faktörü, öğretmenin tutumu ve kişiliğiyle ilgili olarak hem öğrenci, hem de
öğretmene aynı soruları değişik biçimlerde sorarak her iki tarafın da görüş açısını
değerlendirmeye ve eğitim sisteminin okul başarısı üzerindeki rolünü saptamaya çalıştık.
25- Eğitim: Kişiyi Bilinçli Etkileme
Çok geniş bir kapsamı olan bu konuyu kişiye yapılan bilinçli bir etkileme olarak kabul
edersek, bu etkilemenin amaçlarını da değişik şekillerde açıklayabiliriz. Şöyle ki:
 Kişide varolan yeteneklerin son sınırına kadar geliştirilmesine çalışmak
 Kişinin, toplumun ihtiyaç ve koşullarına uygun bir biçimde etkilenmesi
 Kişinin hayattan en iyi şekilde yararlanmasını sağlamak (bu amaç, bir başka
deyişle, kişinin geçimini sağlamak şeklinde de ifade edilebilmektedir.)
 Demokrasinin gereklerini yerine getirecek vatandaşlar yetiştirmek, yani kişinin
kendisinin ve başkalarının hak ve özgürlüklerine saygılı olma yeteneklerini
geliştirmek
 Geçmiş ve geleceğin değerlerini birbirlerine olumlu bir şekilde bağlayarak
toplum için daha ileri bir gelişmeyi sağlamak
26- Herkesin Eşit Başarı Olanağına Sahip Olduğunu Söylemek Daha Büyük
Eşitsizlikler Doğurur.
Türkiye de eğitim eşitliğinin hukuki yönden teminat altına alınmasına rağmen, ekonomik,
coğrafi, sosyal ve politik etkenler eğitimde eşitsizliği doğurmaktadır. Bu etkenlerin
meydana getirdiği eşitsizlik yaygın bir ayırıma neden olmaktadır. Ailelerinin ekonomik
durumlarından dolayı zorunlu eğitimi bile tamamlayamayan öğrenciler vardır.
Konunun devamında şu başlıklar işlenmektedir.
 Öğrenciler bireysel farklılıklara göre eğitim istiyor
 Disiplinin amacı özdenetimi geliştirmek olmalıdır: İyi bir disiplin, öğrencinin
bağımsız bir şekilde, öğretmenin ve okul idaresinin denetimine gereksinim
duymaksızın, kendi kendisini yönetmesini amaçlamalıdır.
 Okul disiplininde rol oynayan etkenler: a-Çevreye bağlı etkenler b- Öğretmene
bağlı etkenler c- Öğrencilerin kişiliğine bağlı etkenler
27- Öğrencilere Göre “İyi Öğretmen”İn Nitelikleri
Birleşik Amerika da bir öğretmenin sınıfından beğenilmesini sağlayan kişilik çizgilerini
belirlemek üzere yapılan bir araştırmaya göre, öğrencilerce en çok vurgulanan 12 nitelik
şöyledir:
1. İşbirliğine dayanan demokratik tavır
2. Her çocuk için sevecen ve saygılı olma
3. Sabır
4. Geniş ilgiler
5. Hareket ve görünüş
6. Doğruluk ve taraf tutmamak
7. Esprili olmak
8. Tam itidal ve metanet
9. Öğrencilerin sorunlarına ilgi duymak
10. Esneklik
11. Cesaret verme ve takdir etme konusunda iyi niyet
12. Özel bir konuyu öğretmede olağanüstü başarı
Değişik ülkelerde yapılan araştırmalara göre saptanan bu özelliklerle, bizim
araştırmamızdaki öğrencilere göre “iyi öğretmen” özelliklerinin nasıl bir paralellik
gösterdiğini görmek için sorulan sorulara verilen yanıtlar şöyledir:
1. Öğretmenin sınıfta her öğrenciye eşit davranması
2. Öğrenci dersini çalışamadığı ve sözlü sınavlarda başarısız olduğu zaman
öğretmenin sert eleştiriler yapmaması, hakaret edici sözler söylememesi
3. Sınıfta öğretmenin çok otoriter davranarak rahatsız edici bir sükunet
istememesi; normal hareket ve konuşma serbestliği tanıması
4. Kendi sorunları ve sıkıntıları olduğu zaman sınıfa haşin davranmaması
5. Dersleri soyut olmaktan çıkarıp güncel örnekler vermesi, çevre kaynaklarından
ve örneklerinden yararlanarak daha cazip hale getirmesi
6. Derste bir davranışı beğenmediği öğrenciyi sınıf önünde küçültmeden, hesap
sormadan, yalnız olarak karşısına alıp onu tanımaya, davranışının nedenlerini
anlamaya çalışması
7. Sınıfta keyifsiz veya huzursuz olan öğrencileri fark ederek onları psikolojik
dünyalarıyla da tanımaya çaba göstermesi
8. Sınıfta bazı öğretmenlerin disiplin kuruluna gönderebilecekleri olayları
öğretmenin kendi olanaklarıyla aydınlatmaya çalışarak, öğrencileri maddi
cezalardan koruması ve istenilmeyen davranışlarını düzeltmelerine yardımcı
olması
9. Sınıfta şakacı mizacıyla esprili bir hava yaratması, ciddi dersin içine ilginç
örnekler ekleyerek öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasını önlemesi
Bu konuların devamı şu başlıklar altında işlenip değerlendiriliyor:
 Öğretmen - Öğrenci ilişkileri neden çok önemli?
 Öğretmen ne tür öğrencilere yardımcı oluyor? 1- Başarılı bir öğrenci ise 2- Zeki
bir çocuk tembelse 3- Öğrenci yardım isterse
 İletişim aksaklığının öğretmene bağlı nedenleri:
1. Öğretmenin kişisel sorunları
2. Öğrenciyi yetiştirmek için gerekli psikolojik yatırımları yapamaması
3. Ekonomik sorunlar
 Öğretmenin kişilik yapısının öğrenci - öğretmen ilişkilerindeki rolü: Bu kişilik
oluşumunda da, kuşkusuz öğretmenin şikayet konusu ettiği sosyo - ekonomik
nedenlerin yanı sıra, kalıtım ve çok çevresel etkenlerle şekil kazanmış psikolojik
yapısının büyük payı vardır.
 “Evde kendimi huzursuz hissediyorum”: Başarısız öğrenciler kendi başarısızlık
nedenlerini incelerken hiçbiri “yeteneğim olmadığı için başarısızım” yanıtını
vermemiştir. Başarısız öğrencilerin büyük çoğunluğu başarısızlıkta aile etkenini
birinci plana almışlardır. Aile konusu içinde önem sırasına göre belirttikleri
nedenler şöyledir:
 Anne babanın sinirli mizaçları yüzünden evde huzurlu bir hava olmaması
 Anne baba arasındaki anlaşmazlığın sık sık sert ve kırıcı tartışmalarla ortaya
konması
 Babanın içkiye düşkünlüğü
 Anne babanın anlayışsız davranması
 Anne babanın yaşlı oluşu
 Kardeş geçimsizliği
 Maddi yönden güvensizlik hissetmeleri
 “Duygusal sorunlarım yüzünden aklımı derslerime veremiyorum”: Başarısız
öğrencilerin 2. derecede başarısızlık nedeni olarak ortaya koydukları duygusal
etkenler şunlardır:
 Kötümserlik
 Bir şeye üzülünce dikkatini çalışması gereken konu üzerine toplayamama
 Fazla hassas olmak
 Erkek arkadaşı yüzünden üzülmek
 “Öğretmenim benimle ilgilenmiyor, sosyal etkinlik olanaklarım yok”: Başarısızlık
nedenleri arasında 3. sırayı alan okula ilişkin etkenleri, öğrenciler öğretmenin
ilgisizliği, yeterli sayıda derse kalkamamak, evlerinden okula bazı arkadaşları
özel olarak tutulan otomobilleriyle gelirken kalabalık otobüslerle gelmenin çok
yorucu olduğu şeklinde sıralamışlardır.
 “Disiplinli çalışmayı bilmiyorlar, sınıflar çok kalabalık, tek tek ilgilenemiyorum”:
Öğretmenlerin büyük çoğunluğu öğrencilerin başarısızlık nedeni olarak çalışma
alışkanlığının henüz kazanılmamasını ya da disiplinli bir şekilde çalışılmamasını
göstermişler ki, bunda çok büyük bir gerçek payı vardır. Bu sonuçları yaptığımız
anketle de gözledik.
 Sebep ne olursa olsun okul psikoloğunun yardımı gerek: Öğretmen, öğrenci ve
anne babanın önem derecesine göre sıraladıkları etkenler ne kadar değişik
olursa olsun, hepsinin üzerinde ayrı ayrı durmak ve öğrencinin yetenekleriyle en
iyi verimi sağlayacak yolu aramak, öğrenciyi başarıya itecektir.
 Rehberlik hizmeti öğrenciye tanıtılmalı
28- Meslek Seçiminde Son Sözü ” Bireysellik ” Söylemeli
Aile meslek seçiminde çocuğu yönlendirmeli fakat kararı kendisine bırakmalıdır. Kendi
hayalindeki mesleği çocuğa dayatmamalıdır. Meslekleri tanıtarak ona yol göstermelidir.
Meslek seçiminde çocuklarının istek ve tercihleri konusunda ailenin vurdumduymazlığı,
genellikle başarısız öğrencilerde çok belirgindir. Aileler genelde çocuğa meslek seçimi
konusunda kendi hayalindeki meslek konusunda dayatma uygulamaktadırlar.
Meslek seçiminde ana babanın soruna yönelik tutumu, önceden karar vererek açıklama
yapmak değil, çocuklarıyla birlikte çözüm yollarını araştırması, en doğruyu birlikte
bulma çabası olmalıdır.
29- Stres, İnsanın Dünyaya Bakış Açısından Kaynaklanır
Stres, bedensel ve ruhsal olarak bizi zorlayan tehditler karşısında yeni bir uyum yapma
çabasına girmemizdir. Kişiye stres duyuran şeyler dış koşullardan kaynaklandığı gibi,
insanın olaylara bakış açısından da kaynaklanabilir. Stres, yaşamın ve insanın yapısında
olan bir şeydir. Yaşantıyı üzücü olaylardan soyutlayarak, hep mutlu, neşeli, olumlu
olaylarla dolu düşünmek mümkün değildir. Yaşadığımız sürece stres yaratan olaylar hep
varolacaktır.
Konu başlıkları:
 “Önemli olan, sizin hayattan bekledikleriniz değil, hayatın sizden
bekledikleridir.”: Yazar bu bölümde 1972 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından
İngiltere ye gönderildiğinde vizesinin bitimine yakın başından geçen anısını
anlatıyor. Sonu şöyle. Polonya‘lı arkadaşı anlatıyor. Toplama kamplarında
ağabeyim ölüme mahkum edilmişti.15 gün içinde infaz edilecekti. Ümitsiz bir
şekilde her şeyden elini çektiği bir sırada arkadaşı ona ısrarla şöyle der:
“ Hayatta her şeyini kaybetmişsin, başka neyi kaybedecek olabilirsin. Beklediğin
her şey kaybolabilir. Ama önemli olan senin hayattan beklediklerin değildir ki.
Hayatın senden bekledikleridir”. “ Ben ölüyorum, hayat benden ne bekleyebilir.
“ diye sormuş ağabeyim. Arkadaşı ısrar etmiş. Her şeyi kaybettiğin zaman bile
geride iyi bir iş bırakabilirsin. Sen potansiyeli, yaratıcılığı olan zeki bir kişisin.
Şanssızlığın seni her şeyini kaybetme noktasına getirmiş olabilir. Ama
kaybetmediğin yeteneklerinle bir şeyler bırakabilirsin yakınlarına.”
Ağabeyi bu sözlerden sonra bu kadar kısa bir süre içinde daha önce başlayıp da yarım
bıraktığı kitabı yazmış ve ölümünden sonra kardeşi “Yağa’ya verilmek üzere, kitabı şu
ithaf cümlesiyle bırakmış.” Önemli olan, sizin hayattan bekledikleriniz değildir. Hayatın
sizden bekledikleridir. Ben hayatın benden beklediklerini bu kitabımla verebildim mi
acaba?”
 Belli bir düzeyde stres başarının itici gücüdür.: Belli bir oranda stres yaşamın
tek düzenliğinden kurtarabilmek için gereklidir. Aşırı çalışmak, aşırı stres
ortamı içinde olmak kadar, amaçsız olmak ve stres yaratan hiçbir uyarıcının
bulunmaması da insanı bir boşluk duygusuna iter. Bu nedenle stresten uzak
kalmayı değil, onunla birlikte, ancak daha az etkilenerek yaşamayı öğrenmek
gerekir. Her insanın kendi kapasitesine göre fazla yüklenmeden taşıyabileceği
bir stres değeri vardır.
 Kimler strese dayanıklı ?
 Stresle başa çıkanların kişilik özellikleri
 Stresle başa çıkma yöntemleri
1. Sorunlarınıza büyüteçle bakın
2. Kendinize acımayın
3. Sorunu önemsizleştirmeye çalışın
4. Sorunu parçalara bölün
5. Sevilen ve seven kişi olmaya çabalayın
6. İlgilerinizi genişletin
7. Kendinize vakit ayırın
8. Başkalarına danışmaktan ve yardım istemekten kaçınmayın
9. Kendinize bir meşguliyet bulun
10. Olayları kabullenin
11. Yaşamda kayıplar: Her yaşamda yanlış şeylerle karşılaşılır.
12. Eleştirilere açık olun
13. Küçük, unutabileceğiniz şeylerin sizi rahatsız etmesine izin vermeyin
14. Kin gütmeyin
15. Birileriyle konuşun
16. Yalnızlık: Mümkün olduğu kadar yalnızlıktan uzak kalın.
17. Sinirliliğinizi yenin
18. Kederleriniz geçecektir.
19. Uykusuzlukla mücadele
 Kaygı kişilik özelliği midir.?
 Rekabetçi kaygı: Başkası kadar başarılı olamama korkusu
 Kaygı, gelişme karşılığı yapılan ufak ödemelerdir
 Kaygı ruhsal sağlığınızı bozarsa başarınızı sürdüremezsiniz: Bu bölümde ruhsal
sağlığın bozulmaya başlayıp başlamadığını kontrol edebilen fiziksel ve psikolojik
işaretlerden oluşan test yayınlanmış.
 Korkularla iyi geçinin
 Kendimizi ele vermekten neden korkarız.: İnsanlar neden maskeye başvururlar?
Çünkü yaşadığımız çevrede beğenilmek, sosyal itibarımızı kaybetmemek için
olduğumuz gibi değil, olmamız gerektiği gibi görünerek başkalarının bizi kabul
edeceği bir kalıba girmeye çalışırız.
 “Temel kaygı” nasıl gelişir?
 Belirsizlik kaygısı:Test sonuçları başarılı öğrencilerdeki kaygı düzeyinin,
başarısız öğrencilerden daha yüksek olduğunu göstermektedir.
 Gelecek kaygısı: Yani öğrenciler aile yaşamlarındaki aksaklıkları, gelecekte de
yaşayacakları korkular olarak görmektedirler.
 Kaygı zeka ilişkisi: Zeka düzeyleriyle dün, bugün ve geleceğe ait kaygılar
arasındaki ilişki incelendiğinde, yüksek zeka düzeyinde olan öğrencilerin
yaşamlarında kaygı duyuran olayların çokluğu ve aile iletişimi yetersizliği görülse
bile, bu olumsuzluklar zekayla yenilmekte, geçmişte yaşanan korkular geleceğe
pek yönelememektedir. Ancak ortalama zeka özellikleriyle düşük zeka
özellikleri, geçmişte yaşanan kaygıları, daha büyük bir yoğunlukla geleceğe
yöneltmektedir.
 Başarının yolu kaygının yok edildiği duyarsız bir dünyadan geçmez.
30- Psikolojik Savunmamızı Kişisel Özelliklerimize Ve Kültürel Etkenlere Göre
Seçeriz.
Günlük hayatın getirdiği sorunların ciddi psikolojik rahatsızlıklara yol açmaması için
birey bazı çıkar yolları bulmak zorundadır. Gerilime dayanma yeteneği kişiden kişiye
değişir. Ama herkesin kendine göre bir sınırı vardır. Bu farkı oluşturan şey, şu üç
sorudur.
A. Tehlikeye giren nedir? B- Tehlikenin kaynağı nedir? C- Tehlikeye karşı çaresiz
olmaya ne sebep olur?
Bu üç sorunun cevabını vermek, savunma mekanizmaları arasındaki farka ışık tutar.
Konunun içerdiği alt başlıklar:
 Olumsuz da olsa yaşamamız gereken duygu ve deneyimler vardır.
 Düşle gerçeklik arasındaki o tehlikeli sınır...
 Yok saymak ve karşı saldırı çözüm amacını saptırır.
 Kendinizi haklı görmek çok önemli bir ihtiyaçtır.
 Neden inkar ederiz?
 Eksikliği başka araç yada yollarla giderme:Yerine koyma bir çeşit kaydırmadır.
Asıl amacın yerine bir başka amaç konularak dürtü boşalması sağlanır. Çok
kızdığı zaman hırsını gideremeyen bir kişinin yumruklarını sıkması, tırnaklarını
yemesi ya da karşısındakine vurmayıp masayı yumruklaması böyle bir boşalmaya
örnektir.
 Kendini ya da başkalarını suçlama
 Çocukluğumuza sığınma
 İlkellikten uygarlığa yönelmenin bir nedeni de...
31. İnsan İlişkilerinde Başarının Anahtarı:İletişim
 İletişimin üç kuralı: Duygudaşlık, saydamlık ve etkin dinleme
Duygudaşlık başkalarının duygularını anlama yeteneğidir. Ana baba çocuğun
sorunlarıyla ilgilenirken kendilerini onun yerine koyabilmeye çalışmalıdırlar. Onun yaşı ve
durumunda neler hissedilebileceğini anlamaya çaba göstermeleridir. Ana baba
çocuklarının özel dünyasını kendi dünyalarıymış gibi algılayabildiğinde, iki taraf arasında
iletişim daha rahat kurulabilir.
 Neden “ben “ dilinde mesaj göndermek ?
 Savunucu iletişim ne zaman artar?
 Kendinizle ne ölçüde barışıksınız?: Bu bölümde yayınlanan 30 soruluk teste
verdiniz cevapları değerlendirerek kendi kendinizle ne ölçüde iyi ilişkiler içinde
olduğunuzu saptayabilirsiniz.
 Aile iletişiminde paylaşılmış deneyimlerin olumlu rolü büyük: Yaptığımız inceleme
de iyi bir iletişim sağlanabilen evden gelen öğrencilerin kişisel ve sosyal uyumları
daha kolay olmakta, bu olumlu niteliklerde başarıyı doğrudan etkilemektedir.
Aileleri ile iyi bir iletişim kuramadıklarını söyleyen öğrenciler ; başarılı
öğrencilerde % 35, başarısız öğrencilerde
% 72 olarak saptanmıştır. Bu bölümde iletişimi engelleyen nedenler üzerinde duruluyor.
 Ergenlikte mutluluk kendi kendini kabul etmeyle eşanlamlı
 Ana babayla arkadaşlık
SORULAR Başarılı Öğrenciler=144 kişi Başarısız Öğrenciler=144 kişi
Evet Hayır Bazen Evet Hayır Bazen
Anne babanızla
aranızda
arkadaşlık
varmıdır?
% 59 % 28 % 13 % 31 % 51 % 17
Anne babanızla
her türlü konuyu
tartışamamaktan
şikayetçimisiniz?
% 50 % 28,5 % 21,5 % 48 % 31,5 % 17
Tablo - 9
32- Duygusal Olgunluk, Hoşgörü ve Çatışmaları Başarıyla Çözmek
Yaşamın anlamı, sağlıklı düşünen herkes için mutlu olabilmektir. Mutluluk ise bireyin
çevresiyle kurduğu ilişkilerin başarılı olmasına bağlıdır.
 Davranışlarınızı yönetin, yoksa onlar sizi yönetir. Çin Ata sözü
 Heyecanlarınızı kontrol etmek öğrenilmiş bir davranıştır.: Olaylar karşısındaki
kişinin vereceği tepkiler anlatılıyor. Çözümler gösteriliyor.
 Yıkıcılıktan yapıcılığa: Tartışma ve kavgalardaki davranış bozuklukları
anlatılıyor. İkili ilişkileri yıkıcı davranışların nasıl yapıcı hale dönüştürülebileceği
açıklanıyor.
 Çatışmayı çözme biçimini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim: Bu bölümde yıkıcı
olaylar karşısında kişilerin yaptıkları ve olması gereken davranışlardan
bahsediliyor. Yazar sorularıyla okuyucunun olaylar karşısındaki tavrını
değerlendirmesini sağlıyor.
 Kişiliği değil davranışı değerlendirin. Bu bölümde kişilerin değerlendirilmesinde
yapıcı kıstaslar örneklerle açıklanmış.
 Çatışmayı başarıyla çözmek iyi ve yapıcı yönlendirmeye bağlıdır.: Kişiler
davranış, duygu ve düşüncelerinde birbirlerine ters düştüklerinde ya da
karasızlık durumunda kaldıklarında genellikle iki olasılık vardır. Ya bu durumdan
zarar görmeden sıyrılabilmek için yapıcı bir yaklaşımla çözüm arayacaklar yada
iletişimi zayıflatıp kopararak büsbütün çıkmaza gireceklerdir. Çatışma
konusunda yapılan birçok çalışma iyi yönlendirilen çatışmaların kişiyi başarılı bir
çözüme götürdüğünü göstermiştir.
 Çatışma insana neler kazandırır?: Çatışmanın sadece olumsuz değil olumlu
yanlarını da düşünmek gerekir. Şöyle ki:
 Dozu ayarlanmış bir baskı, üretimi harekete geçirir.
 Mücadele koruyucu görev yapabilir.
 Mücadele bir beraberlik duygusu oluşturabilir.
 Mücadele görüş açımızın gelişmesini sağlar
 Mücadeleyi yaşamak kendimiz hakkında bilgi edinmemizi ve güçlükler karşısında
başkalarıyla sürekli etkileşim içinde olmamızı sağlar
 Çatışmayı çözmek ne zaman güçleşir?
 Güç sadece “ güçlü “ kişilerin tekelinde değildir.
 Çatışmayı çözme biçimleri
 Karşımızdaki kişilere nasıl davranacağımızı iyi öğrenelim
 Mücadele sırasında gösterilen herhangi bir tepkiyi ya da söylenen bir sözü
şahsınıza karşı yapılmış olarak yorumlamayın.
 İyi bir dinleyici olun
 Karşınızdakileri şaşırtmayın
Mücadelede iletişim biçimini ağırlık, anlaşma ve pazarlık olarak üç ana temele
bağlayabiliriz.
 Basit ama etkili:
İşte size başarılı çözüm için akılda tutulması gereken birkaç nokta:
 Bir şeyin yarısını elde etmek hiç yoktan iyidir.
 Birisi saldırdığında yol değiştirin
 Sen bana yardımcı olursan, bende sana yardım ederim
 Konunun derinliğine indikçe, gerçeği daha kolay elde edebilirsiniz
 İyi sözler iyi yollar açar
 Başkalarının sizin gibi düşünmelerini sağlayamazsınız; ancak başkalarının
düşündüklerinizi yapmalarını sağlayabilirsiniz.
 Olasılıklar doğru sonuç yaratabilir.
 Haklılık içeren durumları yansıtabilmek kavgayı önler.
 Nazik kelimeler daha çok kazanç sağlar
 Dilinizi tutun. Çok şey kaybetmezsiniz.
 Ayağınızı basacağınız noktayı iyi seçin
 Karşınızdakinin işini bozmaya kalkmayın
 Ortak nedenler bulun
 Güven çok şey kazandırır.
 Çocukluk ve aile yaşamındaki olumlu ya da olumsuz deneyimler evliliğe yansıyor
 Evlilik yaşamının duygusal yanları iş başarısını etkiliyor
 “Güvencede olmak şans değil sizin yarattığınız bir şeydir.”
 Başarılı evlilik “genelde “ nasıl olur?
 Boşanma yeni bir uyum gerektirir.
 Tek ebeveyn ve çocuk bugün bir aile türü sayılmaktadır.
 Paylaşılamayan çocuklar ve “tebeşir dairesi”: Tebeşir dairesiyle yazar Pekin
mahkemesinde geçen bir olayı anlatıyor. Peygamberimiz (SAV) döneminde de
aynı olay var. Bir çocukla alakalı annesi olduğunu söyleyen iki kadından gerçek
olanının bulunması olayı.
 Ailesi boşanmış çocuklara farklı davranılmamalı
 Boşanan kadın hem parasal, hem toplumsal, hem de ruhsal sorunlarla başetmek
durumunda
 Yaşantıyı suçluluk duygusu yönetmesin
 “Cici baba “ davranışı neden zararlı?
33- Her Şey Gibi Başarının da Bir Bedeli Vardır
Günümüzde insanlar hangi sosyal sınıf içinde olursa olsun, bir üstteki sınıfın yaşam
biçimlerini, onlarla aynı harcamalar ve tüketim düzeylerine ulaşırlarsa,
gerçekleştireceklerine inanıyorlar. Ne var ki, böyle büyük bir çalışma çabası içinde
kendilerine ayıracak zamanın azlığı yüzünden insan ilişkilerinde başarısızlığa
uğrayabiliyorlar. Çalışmayla elde edilen teknik kolaylıklar artarken, psikolojik yorgunluk
ve gerilimler de kişiyi önlenemez boyutlarda bir yalnızlığa itiyor.
Sonuçta, birey gençliğinde derslerin dışında bir hayatın varolduğunu öğrenmemişse,
yetişkin yaşamında da işin dışında bir hayat olduğunu genellikle kabul edememektedir.
20 yıl sonra kaygı düzeyleriyle başarı alanları arasındaki ilişkiyi araştırdığımız zaman,
lise döneminde benlik bütünleşmesini tam yapamadığı ve iç benden gelen sesleri iyi
duyamadığı için genel kaygı düzeyi yüksek olan öğrenciler, yetişkin yaşamlarında da aile
ve sosyal başarı yönünden düşük puan almışlardır. Sözün kısası, okul başarısı çok yüksek
olan öğrenci, eğer sosyal yaşamını nasıl değerlendireceğini öğrenmemişse, potansiyel bir
işkoliktir.
 Başarının bedelini hesaplı ödeyin
 Düşük gerilimli yaşam biçimini öğrenin: Bu bölümde gerilimli yaşam tarzının
özellikleri ve düşük gerilimli yaşam tarzının özellikleri anlatılmaktadır. Yazar bu
başlıkları madde madde açıklamış.
 Geçmişte ya da gelecekte yaşamayın
 Girişken olun.: Girişken olabilmenizin en önemli yardımcılarından biri, girişimde
bulunacağınız olayı cesur karşılayabilmektir. Bir başka şekilde söylersek, bizi
bir şeyleri başarma girişiminden alıkoyan şey korkudur.
 Ödüllendirici davranışlardan yararlanın, cezalandırıcı olanlardan sakının: İnsan
ilişkilerinde ödüllendirici olabilirseniz, kısa bir süre içinde aranılan, sevilen,
başarılı bir kişi olabilirsiniz. Ödüllendirici ve cezalandırıcı davranışlar bu
bölümde sıralanmış.
 Dar bir amaçta başarılı olmak yerine çok yönlü bir kişi olmaya çalışın.
Kitabın Sonu: Anket
 Anne Babaların Çocuklarıyla İlgili Tutumları
 Öğrencilerin Ana - Baba Ve Öğretmenleriyle İlgili Tutumları
 Öğretmenlerin Öğrencilerine Karşı Tutumları

Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam22
Toplam Ziyaret1145020
KÖŞE YAZARLARI