Öğrenme bozukluğu nedir?
"Mert 1. sınıfa başlamıştı. Sınıftaki öğrencilerin bir çoğu Deniz
öğretmenin tahtaya yazdığı yazıları defterine geçiriyor, yazılarını
bitiriyordu. Mert sınıfta çoğu kez geri kalıyordu. Herkes teneffüse çıkarken o
yazısını tamamlamak istiyor ama bitiremiyordu. Evde, anne babası defterindeki
eksikleri görüp neden yazmadığını sorunca elinin ağrıdığından, gözünün
acıdığından şikayet ediyordu. Üstelik el yazısı yazmakta çok zor bir işti.
Harfleri okurken sık sık karıştırıyordu. Sanki her şey ters dönmüş gibiydi;
b’leri d diye okuyor , 2’yi S gibi yazıyordu. Sonunda Deniz öğretmen anne ve
babasını okula çağırdı ve onlara Mert’in isminin yazılı olduğu bir kağıt
gösterdi. ‘T?EM’
Bu örnek doğrultusunda öğrenme bozukluğunu şöyle tanımlamak mümkün: Zekası
normal ya da normalin üstünde olmasına ve standart eğitim almasına rağmen
okuma, matematik ve yazılı anlatımında kendinden beklenen-yaşına uygun başarıyı
gösterememek. Ancak öğrenim bozukluğu geniş bir alan. Uzmanlar, genel olarak
üçe ayırıyor; Okuma bozukluğu (disleksi), yazma bozukluğu ve matematik
bozukluk. Yani bazı çocuklar okumakta zorluk çekerken, bazıları yazmakta,
bazıları ise matematik işlemi yapmakta zorlanıyor.
Ne zaman, nasıl fark ediliyor?
Öğrenme bozukluğu genellikle çocuğun ilkokula başladığında okuma yazma
öğrenirken zorlanması ile fark edilebiliyor. Ancak ilkokul döneminden önce de
bazı belirtileri gözlemek mümkün. Bu çocukların gelişim dönemlerinde bazı
gecikmeler olabiliyor. Örneğin; konuşmasında gecikme, emeklemede zorlanma (tek
kol ya da bacakla emeklemeye çalışma), ayakkabı bağlayamamak, düğme iliklemeyi
öğrenmede zorluk, top oyunlarında başarısızlık, bisiklete binmeyi öğrenme de
zorluk, yeni şeyler öğrenmeye merak duymama gibi bazı belirtiler
gözlenebiliyor.
İlkokul döneminde ise, daha önce, pek çok anne baba tarafından sıradanmış gibi
algılanan bu farklılıklar sorun olarak ortaya çıkıyor. Şüphesiz, birinci
sınıftaki çocuklarda, harfleri zaman zaman ters yazma ya da karıştırma, yanlış
okuma durumu görülüyor. Ancak her ters yazan ya da zor okuyan çocuğun öğrenme
bozukluğu yaşadığını düşünmek de yanlış! Bunun için çocuğa biraz zaman tanımak
gerekiyor. Eğer çocuk 1. dönemin sonunda halen okuma yazmada gelişme
gösterememiş, hala yazdıklarını karıştırıyor, ödev yapmakta zorlanıyor ya da
okula gitmekte isteksizlik duyuyorsa ilk yapılması gereken doğru davranış; bir
uzmanın yardımına başvurmak. Çünkü her alanda olduğu gibi öğrenme bozukluğunda
da tanı ne kadar erken konulur ve yardım ne kadar erken alınırsa yaşıtlarına
yetişme oranı da o ölçüde artıyor.
Tek bir nedeni yok
Öğrenme bozukluğunun nedenini bulmaya yönelik pek çok araştırma yapılmış.
Sonuçta, genetik özellikler, bazı nörolojik faktörlerin yanı sıra anne
karnında, doğum sırasında ya da doğum sonrası ilk aylarda çocukta beyin hasarı
oluşmasının öğrenme bozukluğuna neden olduğu tespit edilmiş. Özellikle ailede
öğrenme bozukluğu sorunu varsa, kalıtsal olarak bu sorunun ortaya çıkma
ihtimali güçleniyor. Öğrenme bozukluğu cinsiyete göre de farklılaşabiliyor.
Araştırmalar, erkeklerde kızlara göre 3 ile 10 kat fazla görüldüğünü
gösteriyor.
Erken tanı önemli
Her sorunda olduğu gibi öğrenme bozukluğunda da erken tanı koymak çok önemli.
Ancak bu tanının mutlaka bir uzman tarafından konulması gerekiyor. Oysa, pek
çok aile bazen bilgisizlikten bazen de ‘geçici’ olduğunu düşündüklerinden, bir
uzmana başvurmayı geciktiriyor. Böyle durumlarda, çocuk, daha ileri sınıflara
kadar idare etse de, dersler zorlaştıkça, sorun büyüyor. Bazen de kalabalık
sınıflarda sorun fark edilmiyor. Bazı durumlarda ise, anne babaların sorunu
kabullenmek yerine kendi buldukları çözümlerle devam etmeleri ya da sorunu
yeteri kadar tanımadıkları için çocuğun “inat olsun” diye aynı hataları
tekrarladığı gibi yanlış düşünceler nedeniyle sorun, ileri yaşlara kadar
taşınıyor.
Yardım almak için uzmana başvurulduğunda; anne babalardan ve öğretmeninden
bilgi alındıktan sonra çocukla görüşülüyor ve gerekirse tanı amaçlı testler
uygulanıyor. Test önemli bir veri. Tanı konulan çocuklarda, sorun oluşturan
alanlarını geliştirmeye yönelik olarak eğitim çalışmaları yapılıyor.
Öğrenme bozukluğunun belirtileri
Destek Olun!
Anne babanın tedavi aşamasında en büyük destekleri öncelikle farklı algılayan
bir çocukları olduğunu kabul etmeleri. Çünkü çocuğun okuma ya da yazma alanında
sorununun olması onun her alanda başarısız bir birey olduğunu göstermez. Eğer
öyle olsaydı disleksi sorunu olan Leonardo da Vinci, Walt Disney, Churchill,
Albert Einstein, Agatha Christie ya da Thomas Edison başarılı olabilirler
miydi? Öğrenme bozukluğu olan çocukların bir çok alanda yaratıcılıkları olabileceğini
bilmekte yarar var. Bu yüzden anne babalara ve öğretmene düşenler; çocuğun iyi
ve güçlü olan yönlerini belirlemek ve yönlendirmek. Bunu nasıl yapabilirim diye
düşünüyorsanız, aşağıdaki önerileri uygulamaya çalışın.
Çocuğunuzda
öğrenme bozukluğu olduğu halde bir uzman desteği alınmadığında okul yaşantısı
boyunca pek çok sıkıntı yaşayacak.Derslerin bir çoğu ile başetmekte
güçlük,bitmek bilmeyen ödevler,başarısızlığa bağlı olarak ortaya çıkan
güvensizlik ve kaygı sorunları,sosyal becerilerde eksiklik....
Okul yaşantısının bitmesi ile sorunlar sona ermeyecek.Yetişkinlik döneminde de
sorun devam edecek.Çevrenizde sağını solunu karıştırdığı için adres bulmakta
güçlük çeken,telefon numaralarını,isimleri hatırında tutmakta zorlanan,saati
bir türlü tam öğrenemeyen ve her zaman gideceği yere geç kalan,bazı kelimeleri
yanlış kullanan bir tanıdığınız yok mu ?
Nur Dinçer Genç
Psikolog